yeter artık, bu kadar

çok zorlandım çok, yapamadım ve şimdi, şu andan itibaren terk ediyorum ayaamı ye! kimliğimi. ironiyi birazcık becerebilmiştim sanki ama yok, bu kadar. proxy değiştiremediğim, 119, 101, u3 gibi şeylerin bir anlam ifade ettikleri bir yerdeyim, biraz çabalansa kolayca bulunurum zaten. bulunmak da zerre umrumda değil ama beni kafasında şekillendirenlerin hayallerini yok etmek istemem. aslında yazıyorum başka bir yerde, buyrun ordan okuyun diyeyim ama o kadaarr farklı ki burdan, yolunu şaşırmış bedeviye dönebilirsiniz. şimdi bu ilk mevzuudan sonra diğerlerine geçmek istiyorum:

ayaamı ye!'yi isteyen birisine devredebilirim. kullanıcı adı, şifre hazır bekliyor. mail adresini beğendiğim ilk kişiye gönderirim. bu konuda ciddiyim. ben yazmayacaksam yazacakları bulmam lazım değil mi? profilimden bir mail atın yeter.

diğer konu şu ki internet dünyanın tartışmasız en demokratik ortamı, kusursuz bir demokrasi demiyorum bakın en demokratik ortamı. isteyen istediğini yazar, istediğini okur. bizdeki telekom'un ek$isozluk'u çocukça bir gerekçe ve yöntemle kapatmasını saymazsak. bu ortamı çok iyi değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. insanların çok şeyin farkında olmasını istiyorum. iletişim ve etkilenmenin şimdikinden daha zor ama farkındalık'ın daha güçlü olduğu o eski zamanlardaki gibi hissetmelerini istiyorum gençlerin. okumalarını. saçma denir, gereksiz denir, ne denirse densin okumalarını istiyorum. vintage'ı da das kapital'i de okumalarını istiyorum ve sonra da düşünebilmelerini. hangi yolu seçtikleri umrumda bile olmayacak inanın, sadece birşeylerin ya da her şeyin bulaşığı kalsın istiyorum zihinlerinde, zihinlerimizde. hiçbir zaman bağnaz olmayalım istiyorum. bu site ilk 3 gününde 1000den fazla görüntülenmeye ulaştıysa, 1milyoncular uçtuysa merak açısından hâlâ bir umudun olduğunu hissediyorum.

ha bir de, serdar ortaç ve türevleri, sizden de nefret ediyorum aslında ama yasaklanın, ölün demiyorum asla. aksine var olunuz efendim, var olunuz ki değerimizi bilelim, ufkumuz geniş kalsın.

ben olarak burdaki son cümlem de şudur: meraklı ve özgürlükçü olun, bilin, tepki verin! eminim hayat daha güzel olacak.

ayaamı ye!

yaz bitmeeesiiinn!

yaz da bitiyor, havuzlardan yükselen serdar ortaç şarkılarının yerini rüzgar sesi, televizyondaki kar haberlerinin alması yakındır. bol ve kalın giysiler içinde imajından çok üşümemeyi düşünen insanlarla dolacak sokaklar. kışı sevmiyorum. bir kere ayak fotoğrafları kışın güzel çıkmaz, üstünde çorap olur, bot olur. oje sürsem nolacak diye düşünür insanlar. yaz öyle miydi, yaşasın ayaklar, parmak arası terlikler, açık ayakkabılar, kırmızı ojeler, deniz yatakları'ydı. yaz bol bol bikini mayokini muhabbetti yapabilmekti. şimdi kış geliyor, ondan önce de sonbahar tabii ki. kazak mont muhabbeti de nereye kadar di mi? gerçi amaaan, ben nasıl istersem, ne istersem yazarım, kime ne? yaşasın özgür bılogırlık. yaşasın beYenmeyen okumaz'cılar!

her bılogıra lazım resim

garfiyıılldd, seni çok seviyorum canım benim! burada da yardımıma koştun ya daha çok seviyorum artık.

P.S.: gülSHEn'i gülşen yazanlar için söyleyeyim, diyor ki sizi tutup zorla buraya sokmuyoruz, beYenmeyen okumaz! internet alemi çok değişti aman aman, bir de uheuhe!

canım kardeşlerim!

az önce aldığım maille öğrenmiş ve sizlere de bildirmiş oluyorum ki artık ayaamı ye! de bir blog kardeşi. çok sevinçliyim, içimde havai fişekler patlıyor, inanın bu yazıyı yazarken bile arada bir kalkıp oley! nidalarıyla koşup koşup duruyorum. dünya başka güzel görünüyor şimdi gözüme. siz de sevinin ey yüce insanlar. bağrınıza basın yeni kardeşinizi, 6. tip olmamın sizde yarattığı hangi duygu varsa onunla sarılın bana. gelin beraber ayaklarımıza bakalım, fotoğraflar çekelim. diet cola içelim sizinle, eller havaya yapıp yükses sesle "binlerce dansööözz varr"ı söyleyip komşuları rahatsız edelim, şikayete gelenleri de içeri davet edip gelmeyenin evine adsız ayak fotoğrafları yollayalım. konfetiler saçalım, coşalım coşturalım. teşekkürler blog kardeşliği. teşekkürler canım kardeşlerim. duygulanıp mutluluktan ağlamak istiyorum ama sürekli koşup bağırmak, gülmek geliyor içimden. umarım ben de bir gün duygulanıp ağlayabilirim. bir bakayım serdar ya da gülSHEn'in ağlatabilecek şarkısı var mı?

allahım ne sevimli ayak, ne sevimli kedi!

ben kedileri çok seviyorum, çöpün yanında gördüklerimden bir iki tane almak istiyorum her gün. ben ayakları da çok seviyorum, bazı ayakları tabii. ben gettyimages'i de çok seviyorum. sayfanın üstündeki ayaamı ye! yazılı şey için de wordpress'in stripe temasını çok seviyorum. aslında kutu içinde kırmızı çarpı yapsam benimkinde de fena durmaz galiba. ah vintage tüm güzel şeyleri bizden önce düşünmek zorunda mıydın?

P.S.: ah jelatin ne şanslısın, bugün akşam serdar ortaç konseri varmış ankara'da. koşa koşa gelsem keşke. serdar'ı görürsen benden selamlar, bir kere de öp tamam mı jellajella, ama bir kere başka yok, uheuhe! canım serdar ortaç. (metin-thePoor bey, sakin efendim sakin...)

uykusuz gece ve ağır sorular

gece gece uyuyamayan insanın aklına bin türlü şey geliyor. benim de geldi, laptopumun ekranından yayılan ışık odamı aydınlatırken, günlerin özlemiyle ve bir parça umutla canım 1milyon'un sayfasına girdim, ama ne yazık ki gerçekten gitmişlerdi, dönmemişlerdi. işte tam o sırada içimde bir şeyler kıpırdanmaya, sağlıklı düşünme gücümü yitirmeye başladım ve hemen yalnızca içgüdüsel olarak deliler gibi kankalardan birinin profil sayfasını bulmak için bazı bloglardaki yorumlara saldırdım. izel kanka'nın profilini görüntülemeyi başardığımda kafamdaki soru netleşmişti:

"1milyon'un gizli kankası ufuk kanka'ya ne oldu?"

hep 3 kanka dediğimiz canım insanların dördüncüsünün adı da 1milyon'un team member'ı olarak geçiyor, ancak profil sayfasına ulaşılamıyor ve 1milyon'un yayın hayatı boyunca hiç adı anılmıyordu, gerçek neydi ne olmuştu? 1milyon organize suçlar kapsamında incelenebilir miydi? işte şöyle gezip, böyle tozup tam yorulamadığım, ayaklarımla aramın pek iyi olmadığı bu gece düşündüklerim. bu sorular bile bana ağır geldi aslında. ben bhiç böyle değildim, neler oluyor bana? şimdi biraz vintage okuyup uyumak istiyorum. belki normale dönerim. ufuk kanka, lütfen rüyama girme, korkarım. uheuhe! bile yapmıyorum dikkat ettiysen.

P.S.: q2, bu postumu istersen alabilir, kenarlarını süsleyip bana geri verebilirsin. canım q2, "bence süper bi blog" yorumun hep gözlerimin önünde.

HOLLANDA BİRİNCİ LİGİNDE PUAN DURUMU. AMA ÖNCE TOPLU SONUÇLAR...

şu reklamlardaki çocuğa sinir oluyorum. şu "turkcell süper lig hiç bitmesin!" diyen çocuğa. topa yapışıp sevgilisinin gitmesine göz yuman çocuğa. aslında geri dönüp topu çocuğun elinden almaya çalışan kıza da sinir oluyorum. topa da hatta, öyle çok aptal görünüyor çocuğun kucağında. eee yani? diyebilirsiniz, diliniz so what?'a da alışmış olabilir. bu da böyle bir "post yarattım bağlayamadım" yazısı işte.

***

dün yaptığım bir yorum iletişimini de sizinle paylaşmak istiyorum bu arada. sadece üstteki konuyla çok boş olacak bu post. jazzetta'daki sondan bir önceki postunda metin-thePoor'un verdiği ve okumamızı rica ettiği yazıları çok uzun ve tam 3 tane oldukları için okuyamamıştım. hatırı kırılmıştı belki ama yine de ona olan güvenimi belirtmek için şöyle bir yorum bıraktım oraya:

* yazıların üçünü de okuyamadım ama sen sevdiysen bence de iyidir, uheuhe!

Comment by ayaamı ye! | 25.08.2006 - 18:17

bu yorumu göndermemden tam 25 dakika sonra ise şöyle bir yorum geldi pek muhterem metin-thePoor'dan:

* Sayın “Ayaami ye!” Bey/Hanım/Yahut-Her-Ne-İse,
1) Bi kere davetsiz misafirlerden pek hazzettiğim söylenemez efenim.
2) “Bla bla, uheuhe!” şeklindeki nidanız hiç de kreatif diil.
3) Emir kipinde nick olmaz, ayıptır ve de yazıktır.
4) Siz Sayın Lafazan’ın “Altıncı Tip Blogger” kategorisine giriyorsunuz anladığım kadarıyla ve ben Altıncı Tip Blogger’a uyuz olurum.
5) Birmilyonculara bakmayınız, onlar sevimli tiplerdi.
6) En fenası da şu: Serdar Açıortay Bey kibin iğrenç ve tiksinç bir fenomene pek bi muhabbet besliyor oluşunuz, beni yüce şahsınızdan tiskindirmiştir.

Bilginize sunulur. Bir daha emir vermeyiniz. Neyi yiyip neyi yemeyeceğim hususunda emir kipinize gereksinimim yoktur efenim. Nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsanız, Reha Muhtarozis Bey öpsün sizi.

Comment by metin-thePoor | 25.08.2006 - 18:42

şimdi kocaman bir özür diliyorum metin-thePoor'dan. izinsizce bloguna girdiğim, yorum yazdığım için. ama bu işin izinli yapılabilmesi ve kendimi affettirebilmek için kendisine teknik destek sunabilirim. belki barışırız. yazıların üçünü de opera, internet explorer ve firefox'ta birer birer başlangıç sayfası yapmaya karar verdim. hatta işte buraya da linkini koyuyorum. ben okumadım, sizler okuyunuz arkadaşlar. gülSHEn, beni duyuyorsan sen okuma, Reha Muhtar öpsün seni, mutlu olun. canım gülSHEn.

işte 3 başucu yazısı:

* bir
* iki
* üç

okuyun tamam mı, bana teselli olur bari. ya metin-thePoor bey bir kerecik yapabilir miyim ya? uheuhe! pardon kendimi tutamadım. utan ayaamı ye!!

karşınızda tüm yönleriyle ayaamı ye!

bir manifesto ve hedefler yazısına ihtiyacım olduğunu fark ettim aslında. insanlara ayaamı ye!'nin o derin anlamını sunmak istedim, yani onlar zorlayıp bulmaya çalışmadan kolayca ulaşşınlar istedim nirvana'ya. çünkü ben bazen diğer bloglarda yazılanları anlamıyorum, düşünüyorum, düşünüyorum ve cidden zor oluyor. ama anlamadıklarımın gereksiz olduğunu da hiç düşünmemiştim. neyse yüce insanlar, konuyu başka mecralara kaydırmadan söylemek istediklerime geçeyim. şimdi ben 6. tip bir bılogırım. siz de kaçıncı tip olduğunuzu tam buradan öğrenebilirsiniz. zoque'da bahsedilen önüne gelen'im. resul balay tayvan'dan rumuzlu yorumcumdan öğrendiğime göre de her yere "iyiymiş, uheuhe!" yazarak günde 500 hit artı 50 comment almak istiyorum. evet doğru, her yere yazıyorum, çok mutluyum. ama 500 abartı benim için tabii ki, yayın hayatıma başladığım dün 13.40'tan bu yana 250'yi zor buldu inanın. başka başka, ha bir de özgürüm, çılgınım. yeri geldiğinde poz da yaparım. çok blog okuyor, ve dünden bu yana çok "iyiymiş uheuhe!" yazıyorum. ama blogger ve wordpress server'larıyla aramda duygusal bir bağ olmadığından mıdır nedir, hiç bu blog niye var? demedim. ben de şaşırdım. neyse kendine dön ayaamı ye!, çabuk. hah tamam, oldu. serdar ortaç'a bayılıyorum, hande yener de arkasından geliyor. gulSHEn'in adını direk, baştan savma şekilde "gülşen" yazanlara sinir oluyorum. ya o she'nin anlamı var. ingilizce bilmiyor bu insanlarımız gerçekten bilmiyor, yazık... kendimden başka, mmm blog aleminde hedeflerim var tabii ki, hedefsiz olmamak lazım, yani bir yerde okumuştum böyle, bence de doğru.

işte kısa, orta, uzun vadeli ayaamı ye! hedefleri:

* herkesin adımı "ayaamı ye!" olarak yazmasını sağlamak, "ayağımı ye" değil. bir de sonunda ünlem işareti olacak tabii.
* ekşi sözlükte ayaamı ye! başlığı altında tanımlar almak. private da olur.
* sevdiklerim kısmına bol bol blog linki eklemek, bir de aradakiler kısmı mı oluştursam acaba?
* insanların kendi bloglarına müşteri -müşteri ne demek ya, bunu da bir yerde okumuşum galiba- çekmek için postlarına yorum yazdıkları bılogırlardan birisi olabilmek.
* jelatin gibi post başlığı yazabilmek.
* vintage biscuit'ciğime danışıp yazım kurallarına uyup uymama konusunda bir karar almak. özellikle dahi anlamındaki de'leri ayrı yazmak ne bileyim içime sinmiyor pek. şunlar sıkıştırıyor bir yandan da.
* mtlda'nın uzun aradan sonra yazdığı postunu çerçeveletip duvara asmak, ama printer'ım yok.:(
* simiole paris carnet'in türkçe karakter kullanmasını sağlamak.
* bir de ileride "yararlı, okuyana bir şeyler katan olaylar temalı post denemesi" ve "internette buldum, sizle de paylaşayım dedim, allahım ne yararlı bir insanım şu ülkeye temalı post denemesi" yapmak istiyorum ama daha çok var tabii, ben kim, o postlar kim...
* shockhaber'in bir blog olarak kabul edilip edilemeyeceğini öğrenmek istiyorum.

yeter galiba, zaten bugün şöyle gezdim, böyle dolaştım, öyle de yoruldum.